2021 yılı sonlarında bir anda gündeme oturan Metaverse, özellikle üretken yapay zeka teknojilerindeki gelişmelerin ardından son zamanlarda eskisi kadar popüler değil. Peki bu “Metaverse bitti” anlamına mı geliyor? Metaverse ile ilgilenen hukukçular zamanlarını boşa mı harcadılar?
Gelin bu sorulara birlikte yanıt arayalım.
Metaverse, XR (Extended Reality- Artırılmış Gerçeklik), VR (virtual reality-sanal gerçeklik), yapay zeka, Nesnelerin İnterneti (IoT) ve blokzincir gibi teknolojik gelişmeleri bir araya getirerek, adeta internetin bir sonraki çağını başlatan bir teknoloji. Bazıları bunu Web 4.0’e bir geçiş adımı olarak görüyor.
Hemen belirtelim ki metaverse’ün ne olduğu veya ne olabileceği henüz net değil. Bu konuda yapılan araştırma sayısı kadar farklı tanıma rastlayabiliriz. Ancak yine de metaverse’ün temel özelliklerini tespit edebilmek mümkün. Bu noktada karşımıza, birlikte çalışabilirlik (interoperability), merkeziyet veya merkeziyetsizlik (decentralisation/centralisation), fiziksel ve dijital unsurların bir arada bulunması ve son olarak birden çok katılıcının olması çıkıyor.
2021 yılından bugüne uluslararası platformda etkin bir role sahip olan pek çok kuruluş, metaverse’ün gelecekteki potansiyelini ve bu teknolojilerin kullanımı sırasında ortaya çıkabilecek riskleri ele alan raporlar yayınladı. Bunlar içindeki odak noktalar, kişisel verilerin korunması ve mahremiyet, uyuşmazlıklara uygulanacak hukukun tespiti, siber güvenlik, fikri mülkiyet hakları ve sorumluluk hukuku olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca, metaverse’ün kullanımıyla birlikte ortaya çıkan teknolojilerin çevre ve çalışma hayatı üzerindeki potansiyel etkilerinin de dikkat çekici olduğunu belirtmek gerekmektedir.
Avrupa Komisyonu 2022 yılında immersive teknolojiler ile ilgili olarak özel düzenlemeler yapılması gerektiği görüşünü ortaya koymuş ve metaverse dahil sanal dünyaların da bunların içinde yer aldığını belirtmiştir. OECD ise 2024 yılında yayınladığı raporda (OECD Digital Economy Outlook 2024 (Volume 1)) metaverse ile ilgili ayrı bir bölüme yer verdi. Yine 2024 yılında, bu kez Avrupa Parlamentosu, çocukların metaverse ortamlarında korunması için gerekli olan kamu ve özel sektör adımlarına dair bir rapor (Protecting children in virtual worlds (the metaverse)) hazırladı.
Bunlar dışında World Economic Forum, 2024 yılında “interoperability” (birlikte çalışabilirlik) kavramı ve bunun metaverse bakımından önemi ile ilgili bir rapor yayınladı. Raporda, birlikte çalışabilirlik kavramının, bir oyunda alınan bir avatarın başka bir platformda kullanılabilmesinden çok daha kapsamlı bir süreç olduğuna ve kullanıcı deneyimlerinin ve işlevselliğin platformlar arasında sorunsuz olmasını sağlamayı amaçladığına dikkat çekildi. Ayrıca Metaverse’ün, mevcut internetin sahip olduğu birlikte çalışabilirliğin ötesine geçme potansiyeline sahip olduğu da belirtildi.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi metaverse beraberinde pek çok hukuki sorunu getirmekle birlikte, bunların içinde fikri mülkiyet hakları önemli bir yer tutmaktadır. Gerçekten de, UKIPO 2024 yılında hazırladığı raporda, metaverse ile ilgili ticari marka başvurularında artan bir popülerlik olduğunu vurguladı. 30 Haziran 2023 itibarıyla, Birleşik Krallık’ta metaverse ile ilgili 31.503 ticari marka başvurusu yapıldığının belirtildiği raporda, 2010’dan önce bu başvuruların çoğu mallarla ilgiliyken, son yıllarda metaverse ile ilgili hizmet ticari markası başvurularında artış gözlemlendiği belirtildi. Rapor, metaverse’in artan popülerliğinin fikri mülkiyet trendlerinde de görülebileceğini ve bu trendlerin gelişen teknolojileri izlemek için faydalı bir kanıt oluşturduğunu vurguladı.
Metaverse kullanıcılarının yakın bir gelecekte hızla artması, hatta 2030 yılı itibariyle 1.4 milyar kullanıcının olması beklenmektedir. (Bkz. Metaverse Statistics 2024: Latest User & Market Trends, 27 Mayıs 2024, https://techreport.com/statistics/software-web/metaverse-statistics/). Yine 2021 yılının sonundan bu yana gelişen literatüre bakıldığında, metaverse ile ilgili araştırma ve çalışmaların devam ettiği görülmektedir. Bununla birlikte, her ne kadar metaverse’ün teknolojik standartlarına ilişkin çok sayıda analiz bulunsa da, aynı şeyi hukuki sorunlar bakımından söylemek mümkün değildir. Halbuki pek çok yazar ve araştırmacı, fikri mülkiyet hukukunun ve regülasyonun metaverse’ün oluşturulması bakımından büyük bir öneme sahip olduğuna işaret etmektedir. Teknolojinin görece yeni olması nedeniyle henüz risklerin tam olarak öngörülememesinden hareketle “bekle ve gör” yaklaşımının uzun süre sürdürülmesi, düzenleme eksikliği nedeniyle hak ihlallerine ve kayıplara yol açabilir. Bu nedenle her ülkenin kendi politika ve yaklaşımları üzerinde düşünmeye başlamasının ve aynı zamanda uluslararası yeknesak bazı ilkeler üzerinde uyuşmaya varılmasının önemi büyük.
Metaverse ile bağlantılı fikri mülkiyet haklarının analizi, metaverse hakkındaki kanıt tabanına katkıda bulunarak, düzenlemelerin geliştirilmesine ve metaverse’ün daha geniş etkisinin anlaşılabilmesine olanak tanıyacaktır. Diğer bir ifadeyle, fikri mülkiyet hakları, metaverse’ün oluşturulmasında, deneyimlenmesinde ve paydaşların aralarındaki ilişkilerin tespitinde önemli bir rol oynayacaktır. Bu bağlamda Türkiye’de de gündeme gelmesi beklenen olası sorunların neler olduğunun ve bunlara ilişkin olarak ne gibi çözüm önerilerinin ileri sürülebileceğinin tespiti öncelik arz etmektedir.
Türkiye’de ve Dünya’daki teknolojik gelişmeleri ve hem ulusal hem uluslararası kurumlar tarafından metaverse ile ilgili olarak yürütülen çalışmaları dikkate aldığımızda, bu yazının en başında sorduğumuz soruya şu şekilde yanıt verebiliriz: Metaverse bitmedi- her şey daha yeni başlıyor…
İşbu blog yazısı Doç. Dr. Pınar ÇAĞLAYAN AKSOY tarafından hazırlanmıştır.